26 Ağustos 2012 Pazar

Rüstem Kara: Eğitim sistemi nereye gidiyor?


Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitimiş) Samsun Şubesi Başkanı Rüstem Kara, "Yasayla birlikte okul öncesi eğitim yok sayılmıştır. Okula Başlamak İçin 5 Yaş Çok Erken" dedi.
Zorunlu ilköğretime başlama yaşının 1 yıl erkene alınması ve bunun sonucu
Olarak okul öncesi eğitimin, zorunlu eğitimin dışına çıkarılması çocuğun gelişim ve
eğitimine ilişkin bilimsel verilere uygun değildir diyen Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitimiş) Samsun Şubesi Başkanı Rüstem Kara, " 6 yaş öncesi çocuğun beynindeki bilişsel yapılar okul temelli akademik öğrenme
İçin henüz gelişmiş değildir. Bu dönemdeki çocukların dikkat süresi kısa olduğu
İçin okullardaki 40 dakikalık derslerde oturmaları ve dikkatlerini derse vermeleri
mümkün değildir. Çocukların dikkat dağınıklığı, disiplinsizlik, dinleme bozukluğu gibi etiketlendirmelere maruz kalmaları ve bu durumun sonraki eğitim yaşantılarını derinden etkilemesi olasıdır.
     UNESCO İstatistik Enstitüsü’nün verilerine göre, dünyadaki 204 ülkenin
126’sında, yani ülkelerin yüzde 62’sinde, okula başlama yaşı 6’dır. Bu ülkelere Güney ve Kuzey Amerika ile Batı Avrupa ülkelerinin çoğunluğu dâhildir. İlköğretime başlama yaşı 5’e ve ilköğretimin ilk kademesi 4 seneye indirildiği için, Türkiye dünyada böyle bir eğitim yapısına sahip ve çocuklarının ilköğretim ilk kademeyi 9 yaşında tamamlayacağı tek ülke haline gelmiştir."

     İkinci Dört Yılda Mesleki Yönlendirme Bilim Dışı
    Başkan Kara, "Yeni sistemde ilköğretimin ikinci kademesinde okul türlerinin çeşitlenmesi beklenirken, amacın yalnızca imam hatip ortaokullarının açılması olduğu anlaşılmıştır.
   Yayınlanan genelge ve yönetmeliklerde imam hatip dışındaki meslek liselerinin ortaokullarının açılması ile ilgili hiçbir şekilde söz edilmemektedir.
Ayrıca yönetmelikte yapılan değişiklikle İHO 5. sınıf öğrencilerinin bir yıl izinli
sayılarak Kuran kurslarına devam etmelerinin önü açılmıştır. Böylece henüz 9-10
yaşındaki çocukların beyinleri tarikat-cemaat yurtlarında yıkanacak, Başbakan’ın da
sözünü ettiği dindar(dinci) ve kindar gençlik yetiştirilecektir" diye konuştu.

            Öğrenciler ve Okullar Yeni Ders Programının Yükünü Kaldıramaz
     İlköğretimde 30 saat olan haftalık ders sayısı, 5. ve 6. sınıflarda 36, 7. ve 8.
sınıflarda 37 saate çıkarılmıştır İkili eğitim yapan okullar bu ders yükünü kaldıramayacak, sabahçı çocuklar
çok erken saatlerde derse başlayacak, öğlenci çocuklar ise çok geç saatlerde
çıkacaktır diyen Başkan Kara sözlerine şöyle devam etti: "Kışın eve yürüyerek gidip gelen öğrenciler düşünüldüğünde sabahın karanlığında
okula gelen ya da akşamın karanlığında çıkacak çocukların durumu göz ardı edilmiştir.
      Okul dönüşümleri nedeniyle binlerce öğrencimiz okullarından olmuş, yine binlerce
öğretmenimiz norm kadro fazlası durumuna düşmüştür. Bu durum hem okuttuğu sınıfı
bırakmak zorunda kalan öğretmenleri hem de okullarından uzaklaştırılan öğrencileri
mağdur edecektir.
    Eğitim-İş olarak, gerek 652 sayılı KHK ve gerekse 4+4+4 12 Yıllık Kesintili
Zorunlu Eğitim Yasası gündeme geldiğinde amaçlananları ve ortaya çıkacak sorunları
paylaşmıştık. Bugün haklılığımız ortaya çıkmaktadır. İktidarın 28 Şubat süreciyle
hesaplaşmak gibi bir derdi yoktur. Kendilerini iktidara taşıyan süreçle hesaplaşamazlar.
“O halde buradaki asıl hedef nedir?” sorusu gündeme gelmelidir.
    İşte asıl hedef Türkiye Cumhuriyetinin kurucu değerleri ve devrim yasalarıdır.
Siyasal iktidar, milli eğitim alanında yaptığı çalışmalarda asıl hedefinin Cumhuriyetin
Kurucu Değerleri, Atatürk İlke ve Devrimleri olduğunu artık açık olarak ortaya koymaktadır.
Ne yazık ki siyasal iktidar, bunları yaparken halkın dini duygularını suiistimal
etmekte, asıl niyetini sahte bir dindarlık arkasında gizlemeye çalışmaktadır.
       Görünen o ki; siyasal iktidarın bu yasaya bağlı olarak ulaşacağı ikinci aşama
karma eğitime son vermektir. Bu yasanın hazırlanmasına destek sunan yandaş
yapılar çıkardıkları yayınlarda bunu açıkça ifade etmişlerdir. Yandaş sendika, “Eğitime
Bakış” adlı dergisinin sadece karma eğitime ayırdığı bir sayısında, “Bakanlığa düşen
görev, insanları kendi inançlarıyla, kültürleriyle ve pedagojik ilkelerle çelişkiye sokan
mecburi karma eğitim uygulamasına son vermek olmalıdır”, “Karma eğitim mecburiyeti
bir insan hakkı ihlalidir; öğrencinin ve öğrenci velisinin iradesine zorbaca el koymaktır”
ifadelerine yer vermiştir.
     Öğretim birliğine son vererek, medrese-mektep ikilemini günümüze taşımak
isteyen bu anlayışa karşı, toplumun her kesiminin içinde olacağı eylem ve etkinlikler
süreci başlatmanın gerekliliği ortadır. Günlük popülist ve günü kurtarmaya yönelik şov
içerikli eylemlerle bu süreci durdurmak mümkün görünmemektedir. Yapılması gereken
farklılıklarımızı bir kenara bırakarak, ülkemizi ortaçağ karanlığına teslim etmek isteyen
siyasi iktidara karşı eylem birlikteliğini gerçekleştirmektir.
     Eğitim-İş olarak, Cumhuriyetimize yönelen bu saldırı yasalarına karşı her türlü
ilkeli birlikteliğe hazır olduğumuz kamuoyuyla paylaşmak isteriz."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder